Fazla mı yumuşadın?
fiziksel ve mental sınırlar, david goggins - can't hurt me, whatever it takes
DAVID GOGGINS’TEN FİZİKSEL VE MENTAL SINIRLAR ÜZERİNE
David Goggins bugüne kadar tanıdığım en “psikopat” insan olabilir. İnanılmaz sorunlu bir çocukluğun ardından gençliğindeki obez ve depresyondaki halinden verdiği kararla Amerika’nın en zor girilen donanmalarından birine girmesi, akıl almaz dayanıklılık koşularını çok zor şartlarda tamamlaması, (kan işeyip tamamladığı yarışlar var.) elde ettiği 24 saatte çekilen en fazla barfiks dünya rekoru… (denemelerinde elinin derisinin tamamen soyulduğu hastaneye kaldırılmışlığı var.)
Geçen haftalarda bitirdiğim kendi hayatını anlattığı “Can’t Hurt Me” kitabında da doğal olarak onlarca kez “ne ya bu manyaklık artık” demişimdir. Bakış açısını ve hayat tarzını %100 olduğu gibi benimsemeyecek olsam da, David Goggins’ten öğrenecek çok şey olduğunu düşünüyorum. (“Öz şefkat”, “öz sevgi”, “öz yeterlilik” içerikleri tükettiğimiz kadar, yeri geldiğinde daha iyi bir versiyonumuza ulaşmak için kendimize karşı acımasız olmayı ve biraz sert durmayı doğru buluyorum.)
Fiziksel ve mental sınırlarımızın varlığını hatırlatan ve bunların aslında kendimize koyduğumuz sınırlar olduğunu, bunları aşabileceğimizi söyleyen David Goggins’in kitabın sonlarında paylaştığı sözlerini Türkçe’ye çevirerek seninle paylaşıyorum;
HAYAT ACILARLA DOLU
Buda'nın dediği gibi, hayat acılarla dolu. Ben Budist değilim ama ne demek istediğini anlıyorum, sen de anlıyorsun. Bu dünyada var olmak için, aşağılanma, hayal kırıklıkları, üzüntü ve kayıplarla başa çıkmak zorundayız. Bu, doğanın bir parçası. Herkesin hayatı kendi kişisel acılarıyla birlikte geliyor, sana da geldi, gelecek. Kaçamazsın. Ve bunun farkındasın.
Çoğumuz bu acıları uyuşturmak ve darbeleri yumuşatmak için rahatlık ararız. Kendimize güvenli alanlar oluştururuz.
İnançlarımızı doğrulayan içerikleri tüketiriz, yeteneklerimizle uyumlu hobiler ediniriz, nefret ettiğimiz işleri yaparken mümkün olduğunca az zaman harcamaya çalışırız ve bu bizi yumuşatır.
Kendimiz için çizdiğimiz sınırların tanımladığı bir hayat yaşıyoruz çünkü bu kutuda kalmak çok rahat.
Bu sadece bizim için değil, en yakınlarımız için de geçerli. Yarattığımız ve kabul ettiğimiz sınırlar, sevdiklerimizin bizi nasıl gördüğünü de şekillendirir. Bizi bu sınırlarla beraber sever ve takdir ederler. Ama bazıları için, bu sınırlar zamanla zincirler gibi hissettirir ve en beklemediğimiz anda hayal gücümüz bu duvarları aşar ve anında erişilebilir gibi görünen hayalleri kovalar. Çünkü çoğu hayal böyledir. Küçük adımlarla değişiklikler yapmak için adımlar atarız ve bu acı verir. Kendi algıladığımız sınırların ötesine geçmek zordur; çoğu zaman fiziksel çalışma gerektirir.
Kendimizi ortaya koyduğumuzda, kendimizden şüphe ederiz, sınırların dışına çıktığımızda hissettiğimiz acı bize diz çöktürmeye çalışır.
Çoğu insan o noktada vazgeçer ve geri döndüklerinde, kendilerine çizdikleri hücrelerinde küçük hisseder ve prangaları daha da sıkılaşır. Dışarıdaki duvarlarının ötesinde kalan az sayıda insan, daha fazla acı ve çok daha fazla şüpheyle karşılaşacaktır. Üç ayda 48 kilo vermem gerektiğinde, bana bunu yapabileceğimi söyleyen herkese konuştum. 'Çok fazla beklentiye girme,' dediler. Hepsi bunu söyledi. Onların zayıf konuşmaları sadece kendi öz şüphemi besledi.
Ama seni kıracak olan dış ses değil. Kendine söylediklerin, iç sesin.
Hayatındaki en önemli konuşmalar, kendinle yaptığın konuşmalar olacak. Onlarla uyanıyorsun, onlarla dolaşıyorsun, onlarla yatağa gidiyorsun ve sonunda onların üzerine hareket ediyorsun. İyi ya da kötü olsunlar.
Hepimiz kendi en kötü nefretçilerimiz ve şüphecilerimiziz çünkü kendinden şüphe etmek, hayatını daha iyiye doğru değiştirmeye yönelik herhangi bir cesur girişime doğal bir tepkidir. Bunu beyninde filizlenmekten durduramazsın ama nötralize edebilirsin ve diğer tüm dış konuşmaları 'Ya olursa?' diye sorarak durdurabilirsin.
'Ya olursa,' kendine ya da yoluna çıkan herhangi birine harika bir şekilde "siktir git" demektir.
Negatifliği susturur. Kendinizin neye muktedir olduğunu bilmediğinizi, her şeyi ortaya koyana kadar hatırlatır. İmkansızı en azından biraz daha mümkün kılar. 'Ya olursa,' en karanlık korkularınla yüzleşmen ve onları tarihin bir parçası olarak kabul etmen için güç ve izindir. Bunu yaptığında, en cesur, olağanüstü başarıyı hayal etmek için onları yakıt olarak kullanabileceksin ve gidip onu elde edebileceksin.
İçinde yaşadığımız dünyada, bir sürü güvensiz, kıskanç insan var. Bazıları en iyi arkadaşlarımız. Bazıları akrabalarımız.
Başarısızlık onları korkutur. Başarı da öyle. Çünkü mümkün olduğunu düşündüğümüz şeyleri aştığımızda, daha fazlasını başardığımızda, sınırlarımızı zorladığımızda ve daha fazlasını başardığımızda, ışığımız etrafında inşa ettikleri tüm duvarlardan yansır. Işığınız, onların kendi hapishanelerinin, kendi kendini sınırlamalarının sınırlarını görmelerini sağlar. Ancak gerçekten olmak istedikleri büyük insanlar olduklarında, kıskançlıkları evrilebilir ve yakında hayal güçleri çitini aşar ve daha iyiye doğru değişme sırası onlara gelir.
Umarım bu kitap size bunu yapmıştır. Umarım şu anda burnunuzu yere dayamış, orada olduğunu bilmediğiniz kendi saçma sınırlarınızla burun burunasınız. Umarım onları kırmak için çalışmaya hazırsınızdır. Canınızı yakacak, ama kabul ederseniz, ve zihninizi katılaştırırsanız, öyle bir noktaya ulaşacaksınız ki artık acı bile sizi incitemez. Ancak ufak bir konu var: Bu şekilde yaşadığınızda, sonu yoktur.
WHATEVER IT TAKES - IMAGINE DRAGONS
Bu içerikle beraber önerdiğim şarkı “Whatever it takes…”
“I do whatever it takes
'Cause I love how it feels when I break the chains
Whatever it takes
Yeah, take me to the top I'm ready for
Whatever it takes
'Cause I love the adrenaline in my veins
I do what it takes”
🖤 TEŞEKKÜRLER 🖤
Patreon üzerinden destek olan Gamze Aluç’a, Oğuzhan Kızılcan’a, Büşra Yarım’a, Burak Yılmaz’a, Emrah Eker'e, Elif Aleyna Duman'a, Şara Maraşlıyan'a, Orhun Süzer'e, Irmak Naz Polat'a, Aras Toker'e ve İlayda Ataoğlu'na teşekkür ediyorum.
Bu bültenlerden keyif alıyorsan, bir değer elde edebiliyorsan sen de Patreon'dan düzenli destekçi olabilir ve/veya bültenden beslenebileceğini düşündüğün arkadaşlarınla bülteni paylaşabilirsin.