🤔 Yalnızlık mı? Yalnızlık mı?
"Solitude" vs "Loneliness", Kitap okumaya geri dönebilir miyiz?, sonucu istiyoruz ama yolculuğa ihtiyacımız var, anlamlı acılar, negatif bir bakış açısı yenilgiyi garantiler
SOLITUDE VS LONELINESS
Söz Kent Nerburn’e ait (Kitabı: Simple Truths: Clear & Gentle Guidance on the Big Issues in Life)
Türkçe’ye iki kelime de (solitude ve loneliness) “yalnızlık” olarak çevriliyor, dolayısıyla paylaştığım sözün Türkçe karşılığı şuna geliyor:
“Yalnızlık (solitude), huzurun bir hali olup, doğrudan yalnızlığın (loneliness) karşısında durur. Yalnızlık (loneliness), boş bir odada oturup etrafındaki boşluğun farkında olmaktır. Bu, ayrı olma halidir. Yalnızlık (solitude) ise etrafındaki boşlukla bir olma halidir. Bu, birlik halidir.” 🤯
“Böyle cümle mi olur?” diyorsun haklı olarak.
Loneliness yalnızlık olarak Türkçe’de anlam kazanıyor ama ikisinin de ayrımını tanımını yapalım.
Solitude, gönüllü bir şekilde yalnız kalma durumudur ve genellikle olumlu çağrışımlar taşır. İnsanlar solitude içinde huzur bulabilir, kendilerini yeniden keşfedebilir ve derin düşüncelere dalabilirler. Bu, bir iç huzur ve sakinlik arayışıdır. Yani solitude, içsel bir zenginlikle dolu, keyif alınan bir yalnızlık halidir.
Loneliness ise istenmeyen bir yalnızlık duygusudur. Bir tür izolasyon ya da kopmuşluk hissiyle ilişkilidir. İnsanlar loneliness içinde genellikle kendilerini yalnız, terk edilmiş ve duygusal olarak boş hissederler. Yani bu, sosyal bağların eksikliğinden doğan bir mutsuzluk ve içsel bir boşluk halidir.
O yüzden bir anlamda
yalnız kalmanı, kalabilmeni dilerim.
“Solitude”un eksik olmasın.
KİTAP OKUMAYA GERİ DÖNEBİLİR MİYİZ?
“Akıllı” cihazlar üzerinden, hali hazırda bulunduğum platformlarda içerik tüketiyorum. Maillerime bakarken abone olduğum bültenlerin içeriklerini okumak, X’te, LinkedIn’de takip ettiklerimin paylaştıkları şeylere göz atmak açıkçası kolayıma geliyor.
Bir taraftan da istediğim kadar kitap okuyamadığımı fark ediyorum. Kitap okumanın bana çok iyi geldiğini, iyi hissettirdiğini biliyorum, kıymetinin de çok farkındayım, dolayısıyla o vakit ayırıp odaklanarak istediğim kadar okuyamadığım için rahatsızlık duyuyorum. Bu rahatsızlığımın üzerine Aposto’da Sinem Dönmez’in “Bir damdan düşenin notları: Kitap okumaya geri dönebilir miyiz?” yazısına denk geldim.
“Herkes okuyamamaktan şikayetçi, hatta dertli. Şüphesiz herkesin gerekçesi aynı: Dikkat dağınıklığı. Sorun şu ki, biz de dikkatimizi çaldırmaya biraz teşneyiz. Bu yüzden bu bir “rağmen” listesi. Kestirmeden, doğrudan hedefe. Çalınan dikkatimizi kucaklamaya...” diyerek başlıyor Sinem yazısına.
Atomik Alışkanlıklar kitabına göz kırparak devam ediyor…
“Bir su ısıtıcısında su kaynayana kadar, filtre kahve makinesinin işi bitene kadar, çay demlenene kadar. Bu küçük bekleme anları, günün en başında olması sebebiyle değerlendirmeye o kadar uygunlar ki! Bütün iş su kaynayana kadar elinize telefonu değil, niyetlendiğiniz bir kitabı almakta bitiyor. Bir sayfa mı okuyabileceksiniz? Bir paragraf mı? Üç satır mı? Önemli değil. Kimseye verecek hesabımız yok. Bu kadar minimal bir şekilde başladıktan sonra, giderek çıtanızı yükseltebilirsiniz. Kendinize nazik davranmaya çalışın. Sizin dikkat süreniz bir sayfa da olabilir, bir dakika da. Yeter ki peyderpey bir sayfayı iki sayfa, bir dakikayı iki dakikaya çıkarın. Bir süre sonra, fark etmeden koyduğunuz çıtanın üstüne çıkıyorsunuz ve bir bakmışsınız, yeniden kitap okuyorsunuz.”
Sinem’in yazısını ben doğru bir zamanda keyifle okudum sana da tavsiye ediyorum.
SONUCU İSTİYORUZ AMA YOLCULUĞA İHTİYACIMIZ VAR
Sonucu istiyoruz, ama yolculuğa ihtiyacımız var.
Bir girişim sadece yatırım alma haber değildir; herkes eğlenirken çabayı sevmektir.
Sağlık, spor salonu selfie'si değil; kendinizi iyi hissetmeseniz bile her gün gym’e gitme kararıdır.
Finansal bağımsızlık, işinizi bırakmak değil; geleceğinize büyük bir "evet" demenizi sağlayan binlerce küçük "hayır"dır.Sonuçlara aşık olmak sizi ileriye taşımaz. Sürece aşık olmak taşır."
ANLAMI OLDUĞU SÜRECE HER ACIYA KATLANABİLİRİM
Anlamı olduğu sürece her acıya katlanabilirim.
Haruki Murakami
POZİTİF BİR BAKIŞ AÇISI ZAFERİ GARANTİLEMEZ AMA NEGATİF BİR BAKIŞ AÇISI YENİLGİYİ GARANTİLER
Pozitif bir bakış açısı zaferi garantilemez ama negatif bir bakış açısı yenilgiyi garantiler.
🖤 TEŞEKKÜRLER 🖤
Patreon üzerinden destek olan Orhun Süzer'e, Ezgi Solmaz’a, Gamze Aluç’a, Oğuzhan Kızılcan’a, Büşra Yarım’a, Burak Yılmaz’a, Emrah Eker'e, Elif Aleyna Duman'a, Şara Maraşlıyan'a, Irmak Naz Polat'a, Aras Toker'e ve İlayda Ataoğlu'na teşekkür ediyorum.
Bu bültenlerden keyif alıyorsan, bir değer elde edebiliyorsan sen de Patreon'dan düzenli destekçi olabilir ve/veya bültenden beslenebileceğini düşündüğün arkadaşlarınla bülteni paylaşabilirsin.